Hoş geldin emperyalizm!

Hoş geldin emperyalizm!

13.05.2025 08:26
Güncellenme: 13.05.2025 11:21
Takip Et:

Birinci Dünya Savaşı sonunda, Emperyalizmin Osmanlı İmparatorluğu’nu işgal ederek paylaşma projesi, Mustafa Kemal Atatürk’ün kazandığı İstiklal Savaşı ile engellendi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu, Lozan ile onaylandı.

PKK’nin bildirisindeki Lozan’ı suçlayan ve mahkûm eden cümleler şöyle:

1) “Partimiz PKK; kaynağını Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasası’ndan alan Kürt inkâr ve imha siyasetine karşı, halkımızın özgürlük hareketi olarak tarih sahnesine çıktı.”

2) “Önder Apo Kürt-Türk ilişkilerinin sorunsallaştığı Lozan Antlaşması’nın ve 1924 Anayasası’nın öncesini referans alarak, Ortak Vatan ve Kürt-Türk halklarının kurucu öğe olduğu Demokratik Türkiye Cumhuriyeti perspektifini ve Demokratik Ulus anlayışını Kürt sorununun çözüm çerçevesi olarak benimsedi.”

***

Bildiri sadece Lozan’ı suçlamak ve mahkûm etmekle kalmıyor, Türkiye’yi soykırım ile suçluyor ve bu konuda “uluslararası güçleri” yardıma çağırıyor:

“Uluslararası güçleri halkımıza yönelik yürütülen yüzyıllık soykırım politikalarındaki sorumluluklarını görerek demokratik çözüme engel olmamaya ve sürece yapıcı katkılarını sunmaya davet ediyoruz.”

***

Bildirinin, Kenan Evren dönemini sürdürmesi için ABD tarafından iktidara getirilen Turgut Özal’ın Derin Devlet tarafından “ortadan kaldırıldığına” ilişkin, yakın tarihi saptıran, bir de fantastik iddiası var:

“Ancak reel sosyalizmin ağır etkileri, savaş çizgimize dayatılan çeteci anlayışlar ve derin devletin Turgut Özal ve ekibini ortadan kaldırması, Kürt inkâr ve imha siyasetinde ısrar ederek savaşı tırmandırması neticesinde bu yeni süreç sabote oldu.”

***

Bilindiği gibi, bu bildiriye yol açan yeni “Süreç”, Kürt kimliğini reddeden MHP lideri tarafından, Erdoğan/AKP-Bahçeli/ MHP yönetiminin iktidarı kaybettiğini belirten 2023 ve 2023 seçimlerinden sonra yapıldı.

Tam bu sırada, Avrupa ve Ortadoğu, Trump ile Putin arasında paylaşılıyor, Ukrayna Sorunu Putin’e terk ediliyor, Ortadoğu’da Esad Suriye’si, İsrail ile ABD’nin egemenliğine bırakılıyordu.

Bu konuda dünkü GÜNCEL’de şunları yazdım:

Herkes adı artık “Barış Süreci” olarak ilan edilen olayın iç boyutunun İktidarın “Şahsım Devleti Rejiminin” ve kendisinin ömrünü uzatmak, dış boyutunun ise Suriye’nin Kuzeyinde PKK, PYD, YPG aracılığı ile bir Kürt Siyasal Entitesi yaratmak olduğunu biliyor ve görüyor.

***

Bu sürecin önündeki en büyük engel, “Demokratik Rejimi Geliştireceğim” diye iktidara gelen Erdoğan/AKP yönetiminin Demokratik Rejimi tahrip etmiş olmasıdır.

Bu konuda Pazar günkü Cumhuriyet’te “Aydınlanma” köşemde “Barış Süreci” denen süreç hakkında 12 yıl önce yazdığım bir makale yayımladım ve iki küçük fark dışında hiçbir değişiklik yokmuş gibi göründüğünü belirttim.

Oysa çok önemli bir üçüncü fark daha vardı:

Erdoğan’ın gelecekteki rakibi Ekrem İmamoğlu, Erdoğan’ın eski rakibi Selahattin Demirtaş, Osman Kavala, Hatay Milletvekili Can Atalay, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Tayfun Kahraman, Ahmet Özer, Rıza Akpolat, 22 yaşında böbrek ve kalp hastası Elisa Ayık, Ercüment Akdeniz, ve adları sayılamayacak kadar çok DEM’li Belediye Başkanı hapisteydi.

***

Ben “Türklere ayrı Hukuk, Kürtlere ayrı Hukuk olmaz” diye yazmış ve o satırları TBMM’deki bir basın toplantısında atıf yapılmış olan...

Bağımsızlıkçı, eşitlikçi, özgürlükçü, dayanışmacı...

Tarihe Diyalektik açıdan bakan...

Dinci/mezhepçi ve etnikçi kimlik politikalarına karşı...

Antiemperyalist...

Bir toplumbilim öğrencisiyim:

Ülkemin, kimlik siyaseti temelinde, “Barış” Demagojisiyle, hem Faşizme kaymasına hem de Emperyalizmin oyuncağı olmasına karşıyım!

***

Son söz olarak İktidarın, varlığını bir baskı unsuru ve insanları hapse atmak için gerekçe olarak kullandığı, binlerce kişiyi katleden Terör Örgütü PKK’nin kendisini feshedip yok etmesinin (eğer gerçekten yok olacaksa) olumlu bir adım olduğunu belirtmeliyim.

OSZAR »